
WwW.QeziYoZ.Tr.Gg l Fıkralar Bölümü
|
Arkadaşlar Bu Bölümde de Sizi EqLendirmeye Çalıştık . Ben Sizi
Güldürdüysem Allah da Beni Güldürsün ...
Kurt Kocayınca Hayvanat Bahçesinden Emekli Olurmuş ... xD
Facebook ' Ta Da Esprilerimiz , Fıkralarımız Başka Ne Vardı Yaa .. Girin Bakim Ne Varmış .
Üstte Beqen Butonu Olacak . Ona da Bassana La ...

|
|
Siyaset ( Kayseri ) |
|
Kayserili nin biri Ilahiyat okumak icin Misir a
EL-Ezher üniversitesine gitmis. Yedi senelik okulu memleketine hasret
kaldigi icin alti sene sonra birakmak istemis. Hoca si buna üzülmüs
ve ona demiski:
- "Oglum gel bir sene daha okuda Islam da siyaseti ögren"Yok bizim Kayserili israr etmis, bana siyaset miyaset lazim degil demis.
Kayserili köyüne geldikten sonra Camiye gitmis ve hocanin vaazini
dinlemeye baslamis, duyduklari ögrendiklerinin tam tersiymis, hoca
kafirlerden dinsizlerden bahsediyormuski, bizim kayserili ayaga kalkmis
ve hocaya:
- "Hocam anlatdiklarinizin hepisi yanlis" demis. Bunun
üzerine hoca:
- "Aha kafirin teki de bu" demis ve bütün cemaat
bizim kayserilinin üstüne yürümüs. Canini zor
kurtaran kayserili hemen Misir a geri dönüp basindan gecenleri
hocasina anlatip son senesini okumus ve tekrar köyüne dönmüs.
Yine Cami ye girmis ve ayni hoca yi dinlemeye baslamis. Bir müddet
sonra ayaga kalkmis ve:
- "Hocam kusura bakmayin gecen sene cok büyük
bir hata yaptim, Misir da hocam la konustum, siz hakliymissiniz, hatta sizden bir kil
koparan Cennete gidecekmis" deyince bütün cemaat ayaga kalkip hocanin üstüne yürümüsler |
|
Bende para bitti . |
|
|
Bi adami üc tane oglu varmi ücüde boludaymis...
Oglunun biri babasina demis ki
Baba burasi bolu kizlar dolu bana para gönder babasi göndermis..
Ikinci oglu sana yolladiysa banada yollar demis oda yazmis
Baba burasi bolu kizlar dolu ban para gönder demis...
Babasi yollamis..
Ücüncü size yolladiysa bana daha cok yollar demis...oda yazmis...
Baba burasi bolu kizlar dolu bana para yolla....
Babasi geri yazmis OGLUM burasi Corum Annayin **INA korum bende para bitti... |
|
Temel Balıkçı |
|
|
Bir gün Temel balığa çıkar.Iyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar.
Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.Temel dua etmeye başlar.
Allahım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden.
Hava bir zaman sonra düzelir.
Temel evine dönmeye başlar. Birtaraftanda balıklara bakar ve içinden bu
balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur der.
Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla ben bunların
çeyreğini dağıtsam olur der.
Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gök yüzüne
diker ve şöyle der.Haçen sen de şakadan hiç anlamiyusun. |
|
Deriyi Sertleştiriyor... |
|
|
Bir genç berbere gider ve koltuğa yerleşir.Beş dakika sonra kendisini traş etmekte olan gencin tam sarhoş olduğunu farkeder....
İyi kalpli adamın yüzü her yandan başlar kanamaya.Çok çekingen olmasına rağmen, yavaşça der :
-Görüyormusun insan çok içince neler oluyor!...
Berber yanıt verir :
-Ben de size tam bunu söyleyecektim!Deriyi sertleştiriyor!... |
|
Asker Temel |
|
|
Kurtuluş savaşında ordu büyük zayiat vermektedir...
Ordu komutanı bu gidişe dur demenin yollarını ararken aklına dahiyane bir fikir gelir. Hemen bölüğü düz bir arazide toplar ve bölüğe hitaben: Bu günden sonra düşman tarafından bir kelle getirene on lira vereceğini söyler ve bölüğü cepheye gönderir. Ertesi gün bölük şaha kalkar ve her kes iki,üç kelle getirip ordu komutanından parasını alır. Savaşın üçüncü günü ordu komutanı postası olan temelin yok olduğunu görür. Bölüğe haber salar ve tüm ölüler ile yaralıların arasında temeli araştırır. Yapılan aramalarda temelden iz yoktur. Temelsiz geçen beş günün sonunda nöbetçilerden birisi bölüğe doğru bir toz bulutunun yaklaştığını alarm verir. Dürbünü eline alan ordu komutanı yaklaşan bulutun bir kamyon olduğunu görür. Gözlerine inanamaz kamyonun kasası düşman kelleleriyle doludur ve direksiyondaki de temelden başkası değildir. Sevinçle temeli karşılayan ordu komutanı ordusuna dönerek asker dediğin böyle olmalı der ve temeli odasına çağırır. Odaya giden temele ordu komutanı:
-Bak evladım devletimiz savaş halinde,ekonomimiz bozuk ben size kelle başına on lira sözü verdim ama bu kadar kelleye ödeyecek paramız yok gel seninle bir anlaşma yapalım kelle başına sana altı lira vereyim demiş.
Komutanın teklifine şiddetle karşı çıkan temel parasını tam olarak ister. Bir türlü temeli ikna edemeyen komutan kızgın bir ifadeyle altı lirayı neden kabul etmediğini sorar.
Temelin cevabı müthiştir.
Komutanım vallahi yedi liradan ben aldım onları der. |
|
Ossujan ! |
|
|
Güney doğulu bir öğrenci velisi iki öğretmen arkadaşı tesadüfen görmüştür. Bunlardan birisi öğrencisinin öğretmenidir.
Fakat öğrenci günlerdir okula gelmemektedir. Öğretmen, veliye merakla çocuğun nerde olduğunu sorar.
Veli öğrencinin hasta olduğunu belirtir. Tabii ki aaa nesi var denir. Cevap: "Ossujan vardir"..
İki öğretmen arkadaş birbirlerine bakarlar ve velinin ne demek istediğini anlamaya çalışırlar. Neden sonra anlaşılır ki; ossujan=solucan’dır.
|
|
Çorumlu |
|
|
Çorumlunun biri ailecek Ankara ya taşınmaya karar vermiş. Ankaraya gelmiş işe girmiş, gel zaman git zaman aradan birazcık zaman geçtikten sonra hanımı demiş;
- herif beni biraz gezdir .
Ankara da meşhur gençlik parkına götürmüş. Lunaparkta gezerken döner zincirli salıncagı görünce;
- herif beni şuna bindir demiş.
Adam;
- get kız donunu görürler diyerek kızmış.
Neyse Lunaparktan çıkarak bir çaybahçesine oturarak çay içmeye başlamışlar. Kadın bir ara kaybolmuş, neyse birazdan gelmiş. - Nerdeydin deyince herif..
- ben ona bindim demiş.
Adam kızarak;
- kız ben sana donunu görürler demedimmi diyerek kızmış.
Tabiki kadın rahat bir şekilde;
- yok herif donumu çıkartmıştım demiş.
|
|
En Önemli Üç Gıda |
|
|
Öğretmen uzun uzun proteinler, karbonhidratlar, yağlı maddeler konusunda bilgiler verdi, insanların beslenmesi ile ilgili açıklamalar yaptı...
Sonunda bir soru sordu.
-“Siz bana, insan için en önemli olacak gıdalardan üçünü sayabilir misiniz.”
Arkalarından bir öğrenci seslendi:
-“Sabah kahvaltısı, öğle yemeği, akşam yemeği efendim.”
|
|
Bir Yol Gürünüyor |
|
|
Adamcağız hemoroitten öyle çekmiş ki..Derken biri akıl verip kahvetelvesi sür deyince, bir yerden kahve bulmuş, bol bol sürmüş ama...
Ağlaya sızlaya doktora koşmuş. Soyunmuş, eğilmiş. Doktor da eğilmiş, bakarken hasta sormuş;
-Ne var doktorcuğum? Ne gördün?
-Vallahi bir yol görünüyor ama iki vakit mi desem yoksa üç vakit mi bilmiyorum. |
|
B*k Ye . |
|
|
Bir Kadın Doktora Gelip Ben Pasta Yersem
Pasta Şeklinde Çıkıyor , Elma Yersem Elma Çıkıyor . Ne Yersem Aynen Çıkıyor . Demiş.
Doktor Bir Müddet Düşündükten Sonra Kadına Bakarak :
--- B*k Ye , B*k Çıksın , Demiş . |
|
 |
Deli Adam |
|
|
Delinin biri mektup yazıyormuş...
Bunu görenler
- Kime yazıyorsun
Oda cevap verir:
- Kendime.
- Açta okuyalım.
- Olmaz daha göndermedim. |
|
Deli Değilmiş |
|
|
Bir general şehir tımarhanesini ziyarete geleceğini bildirmişti. Bu münasebetle delilere asker selamı öğretildi.
Ziyaret günü işler tıkırında gitti. Yalnız bir kişi kenarda durmuş, selâm vermiyordu.
General tımarhanenin başdoktoruna, “Bakın şu adama selam vermiyor.”
Başdoktor, “Ben de farkındayım,” diye kekeledi. Sonra selâm vermeyeni yanına çağırarak çıkıştı.
“Sen kimsin? Selam vermesini öğrenmedin mi?”
Adam gayet sakin, “Hayır,” dedi. “Ben deli değilim ki, Burada sadece gardiyanım.” |
|
Emeklilik İşlemleri |
|
|
Emeklilik islemleri için uğraşan adam sigortaya şahsen başvurur.
Görevli kadın yaşını doğrulatmak için bir kimlik belgesi sorunca adam ceplerini arar, tarar ve cüzdanını evde unuttuğunu fark edince durumu anlatır.
Görevli kadin gömlek düğmelerinizi açın o zaman der. Şaşıran adam bir bir açar düğmeleri ve bembeyaz göğüs kıllar
ı ortaya çıkınca görevli kadın tamam bu gördüğüm yeterli yanıtıyla evrakları onaylar. Şaşkınlık içinde eve gidip emeklilik i
şlerini nasıl hallettiğini eşine anlatır adamcağız. Eşinden gelen yanıt bir başka olur:
- Keşke pantalonunun düğmelerini açsaydın, o zaman bir de maluliyet farkı da alırdın... |
|
Nüfusumuz |
|
|
Amerika dan döner dönmez, elindeki kocaman bavulla Meclis kürsüsüne
çıkan
Kemal Derviş;
- Bu bavulun içinde tam 14.3 milyar dolar var, demiş.
Arkasından da sormuş:
- Bu parayı nüfusumuza bölersek, kişi başına kaç dolar düşer?
Milletvekilinin biri, derhal ayağa kalkarak cevap vermiş
- 26 milyon dolar...
- Ama 14.3 milyarı,70 milyona böldüğümüzde 26 milyon çıkmaz ki...
- Ben, 70 milyona bölmedim ki...
- Kaça böldün?
- 550 ye!.. |
|
Demirel ve Ecevit |
|
|
Masal bu ya, Demirel ölmüş, öbür dünyaya gidince kendisine ceza olarak çok çok çirkin bir kadın vermişler ve bu dünyada hayatını bununla geçireceksin demişler.
O da kaderine boyun eğmiş. Ama birde gezerken ne görsün, karşıda Ecevit yanında Demi Moore la beraber değil mi?.
Çok sinirlenmiş ve Şeytana çıkıp bunun bir haksızlık olduğunu söylemiş.
Şeytanda Eh ! ne yapalım senin cezan böyle, Ecevit e gelince o da Demi Moore ın cezası
(Bu sadece TV programlarında yapılan şakalar gibi gerçekte olmayan uydurma bir olaydır. Gerçekteki hiç bir şahısla ilgisi yoktur. dikkat çekilmesi için bilindik isimler kullanılmıştır..) |
|
Sosyal Demokrat |
|
|
Bir köye konuşma yapmak üzere bir sosyal demokrat kişi gelir ve konuşmasini yapar ama vakit geç olmustur. Şehir e geri dönemez ve geceyi koyde gecirmek zorunda kalir.kalmak icin kendine yer ararken yanliz yaşayan bir KADIN in evine gelir. Bu gece burda kalabilirmiyim diye sorar ve ekler: Benden korkmaniza gerek yok Çünkü ben sosyal demokrat biriyim der ve o gece orada kalir; ama bu defa KADIN rahat durmaz adama sarkintilik yapar. Adam ben sosyal demokrat biriyim der ve KADIN IN istegini geri cevirir. Sabah olur adam uyanip pencereden disari baktiginda sasirir. Bahcede 9 horoz, 1 tavuk var hemem KADINA sorar: Neden 9 horoz varda 1 tavuk var der. KADIN hemen cevap verir: Şu gördügün 8 horoz sosyal demokrat bu bir horoz normal. |
|
Hitler |
|
|
İkinci Dünya savaşı sırasında, Almanların esir kampında Yahudi bir esire,
- Hitleri ele geçirseydin ne yapardın? Diye sorulunca, yahudi esir hiç düşünmeden,
- Kırk santimlik demir bir çubuk alıp, yarısını ateşte kor haline getirirdim. Sonrada soğuk tarafını kıçına sokardım, demiş.
- Niçin soğuk tarafını sokmak istiyorsun? diye soruluncada, şöyle bir cevap vermiş yahudi esir
- Sıcak tarafından tutupta çıkarmasın diye. |
|
Hangi Suça Hangi Ceza? |
|
|
İşsizdi, parasızdı, kalacak yeri, yiyecek ekmeği, iki satır muhabbet edebileceği bir arkadaşı da yoktu. Nerden geldiği bilinmez "Küçükistan Ceza Kanunu" diye bir kitap geçmişti eline bir gün onu okuyarak vakit geçiriyordu ki "Ülke başbakanına hakaret etmenin cezası altı ay" kitabı ve gözlerini kapattı.
"Hem bütün hırsımı ondan alırım, hem bütün gazeteler, televizyonlar benden söz eder meşhur olurum, hemde altı ay ekmek elden su gölden yiyecek, yatacak derdim olmadan çiçek gibi kışı geçiririm." diye düşündü.
Ertesi gün mitinge gitti, Küçükistan Başbakanı konuşurken milletin arasından fırlayıp bütün gücüyle bağırmaya başladı.
- İnbe başbakan, inbe başbakan ! Güvenlik kuvvetleri hemen müdahale edip yaka paça götürdüler. Ertesi gün mahkemeye çıktı, şahitler dinlendi, savunması alındı. Hakim kararı açıkladı.
- Sanığın suçu sabit görüldüğünden yirmi sene altı ay hapsine karar verilmiştir.
Birden gözleri karardı ayakta sendeledi, sonra kendini toparladı, ve haykırdı :
- İtiraz ediyorum hakim bey, Küçükistan Ceza Kanunu nun şu maddesinin şu bendine göre başbakana hakaret sadece altı ay, bir yanlışlık var bu işte !
Hakim acıyan gözlerle adama baktı ;
- Haklısın oğlum, başbakana hakaret altı ay fakat devlet sırrını açığa vurmak yirmi sene. |
|
Kimin İçi Yanıyor |
|
|
Bir bayram günü nasreddin hoca komşusuna ziyarete gidince komşusu her misafire olduğu gibi hocaya da bal ikram ediyor. bir tepsi içinde gelen koca bir petek baldan her gelen misafir bir iki kaşık alır çekilirmiş. komşusu bakar ki hoca kaşığı daldırdıkça daldırıyor. peteğin yarısına gelmiş daha duracağa da benzemiyor. dayanamayıp:
- aman hoca fazla yeme yoksa için yanar. deyince hoca cevabı yapıştırır:
- kimin içinin yandığını allah bilir. |
|
Yemeğin Buğusuna Akçenin Sesi |
|
|
Nasreddin Hoca Akşehir de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış :
- Hocam demiş, ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi.
Nasreddin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp :
- Doğru mu bunlar ? diye sormuş.
- Evet, demiş fakir adam.
- Öyleyse para kesesini çıkar bakalım.
Zavallı fakir kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini Hoca ya uzatmış. Bu sefer aşçıyı çağırmış yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış. Sonra da :
- Haydi demiş aldın işte alacağını. Aşçı :
- Nasıl olur ? diye şaşkınlığını belli etmiş. Paramı vermediniz henüz. Hoca cevap vermiş :
- Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan akçenin de sesini alır elbet ! |
|
Timur'un hediyesi |
|
|
Aksak Timur, Hocanın köyüne uğrar.
Köylü,padişahı layıkıyla ağırlar.
Padişah da giderken bu konukseverliğe karşılık;Köyünüze bir
Fil hediyem olsun der,ve gider.
Fil bu zamanla bağ bahçe koymaz her yanı talan eder.Köylü naapsın
Çaresiz padişahın hediyesi diye ses çıkaramaz.
Hoca ya ,hocam perişan olduk bizi kurtar,biz bu file bişey yapsak padişah
Kellemizi alır derler.
Hoca benimle gelin padişaha durumu arz edeyim der.
Köylüyü arkasına alır huzura çıkar.
Timur; hoca niye geldin,fil’im nasıl diye sorar.
Hoca ;padişahım bu fil’iniz derken bi bakar ,korkudan arkasında kimse kalmamış kaçmış
Eeee der.padişah.
Hoca : Padişahım hediyeniz olan fil den çok memnun kaldık.Yalnız kalıyor bi tane daha istiyoruz ... |
|
|